Düzce Hakkında
Batı Karadeniz’in ayakta kalan tek antik kenti olan Düzce’nin tarihi MÖ 1390- 800 yılları arasında hüküm süren Hitit (Eti) Medeniyeti’ne kadar uzanır. Orhan Gazi’nin komutanlarından Konuralp Bey tarafından 1323’de Osmanlı topraklarına katılan Düzce günümüzde, önemli idari, ekonomik ve sosyal gelişmelerle yükselme göstererek hızla gelişmiştir. Türk, Abhaz, Laz, Muhacir, Manav, Arnavut, Tatar, Boşnak, Kıpti, Gürcü ve Çerkezlerden oluşan çeşitli kültürlerin bir arada olduğu bu bölge gelenek, görenek, dil töre, mutfak, giyim ve müzikleri ile çok nadir karşılaşılabilecek bir kültür ve sosyal zenginliğine sahiptir.
Anadolu’yu büyük merkezlere bağlayan ve özellikle Ankara ve İstanbul’u kat eden TEM otoyolu ve D-100 karayolu güzergahında bulunan Düzce, bu iki büyük metropolün arka bahçesi özelliğindedir. Başkent Ankara’ya en kısa mesafede denizi olan yer Akçakoca’dır. Mavi ile yeşilin kucaklaştığı Karadeniz sahilleri, yağmur ormanları olarak adlandırılan zümrüt yeşili ormanları, mavi bayraklı sahilleri, birbirinden güzel yaylaları, doğa harikası, Samandere ve Güzeldere Şelaleleri, Efteni Kuş Cenneti, Şifalı Kaplıcaları, Şirin Gölleri, Akarsuları, Prusias Antik Kenti ve diğer tarihi zenginlikleri ile Düzce, milletimizin anlamlı ve güzel geleneklerini sürdüren bir ilimizdir. Yörenin kendine has ağaç sanayi ve el işlemeciliği, turistik anlamda yol boyunca konaklama ve dinlenme tesislerinde satışa sunulur. Büyük ve Küçük Melen ırmaklarında yapılan rafting sporu, Hasanlar Baraj Göleti’nde düzenlenen yelken yarışları ve uçurtma şenlikleri insanla doğanın uyumlu birlikteliğini yansıtır.